“Uluslararası İki Dillilere Türkçe Öğretimi Çalıştayı” Üniversitemizin Ev Sahipliğinde Başladı
22.05.2024
Avrupa’daki iki dillilere Türkçe öğretimi süreçlerini çeşitli boyutlarıyla değerlendirmek ve bu konuda ortaya çıkan sonuçları ilgili kurumlar ve kamuoyuyla paylaşmak amacıyla Türk-Alman Üniversitesi ve Türkiye Maarif Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Uluslararası İki Dillilere Türkçe Öğretimi Çalıştayı, 22 Mayıs 2024 tarihinde ilgili kurum temsilcileri, eğitim müşavirleri ve alan uzmanlarının katılımıyla Üniversitemizin ev sahipliğinde başladı. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Dil Kurumu, Yunus Emre Enstitüsü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının katılımıyla düzenlenen çalıştay kapsamında, Rektörümüz Prof. Dr. Cemal Yıldız, MEB Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Tuba Korkmaz ve Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün açış konuşmaları ile konuklara seslendi.
Rektörümüz: “İki Dillilere Türkçe Öğretimi Alanına Yeni Ufuklar Açmayı Hedeflemekteyiz”
Açış konuşmasını gerçekleştiren Rektörümüz Prof. Dr. Cemal Yıldız, “Bugün burada, dil ve kültürler arası etkileşimin önemini vurgulamak ve iki dillilere Türkçe öğretimi alanında yeni ufuklar açmak için bir araya geldik. Günümüzde dijitalleşen dünya ekseninde yaşanan gelişmeler, dil ve kültürler arası etkileşimi giderek artırmaktadır. Bunun yanı sıra küreselleşme ve göç gibi son derece güçlü dinamiklerin tetikleyici etkisi de iki dillilik veya çok dilliliği yaygın hale getirmektedir. Bu durum, dil öğretimi ve öğrenimi alanında güncel gereklilik ve zorlukları doğurmakla birlikte beraberinde etkisi yadsınamaz fırsatlar da ortaya çıkarmaktadır. Konuya bu açıdan yaklaşıldığında dünya genelinde milyonlarca insan tarafından ana dili veya ikinci dil olarak konuşulan Türkçe’miz, Türkiye'nin ekonomik gelişimi ve kültürel zenginliğinin etkisiyle daha fazla ilgi görmektedir. Bu nedenle Türkçe öğretimi, hem Türkiye’de hem de yurtdışında giderek artan bir değer kazanmaktadır.” dedi. Sözlerini son yarım asırda yaşanan olağanüstü teknolojik gelişmeler ve dijitalleşmenin, Türkçenin öğretimi ve öğrenimi üzerinde kaçınılmaz küresel bir etki yarattığını ifade ederek sürdüren Rektörümüz, “Söz konusu etki, alanda yapılacak çalışmalara katkı sağlayacak fırsatlar sunmakla birlikte, güç birliğiyle aşılması gereken zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle dil öğretimi süreçlerini ve yöntemlerini sürekli olarak gözden geçirmek, güncellemek ve teknolojiyle entegre ederek iyileştirmeler yapmak son derece önem arz etmektedir. Dil ve kültürler arası etkileşimi ortak payda yaptığımız bu çalıştayda, iki dillilere Türkçe öğretimi alanına yeni ufuklar açmayı hedeflemekteyiz. İki gün sürecek olan bu önemli etkinlik, Türkçe öğretimi konusunda deneyim sahibi olan kurumları, uzmanları, araştırmacıları ve öğretmenleri bir araya getirerek bilgi ve tecrübe paylaşımını sağlayacak bir platform sunmaktadır. Amacımız, katılımcılar arasında iş birliğini artırmak, en iyi uygulamaları belirlemek ve dil öğretiminde etkili stratejiler geliştirmektir.” şeklinde konuştu.
Korkmaz: “Çalıştayın Sonuçlarının Uygulayıcılara da Bir Rehber Olmasını Arzu Ediyorum”
Rektörümüzün ardından konuşan MEB Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Tuba Korkmaz, kurumsal işleyişlerinden söz ederek sözlerine başladı. Korkmaz, “Öncelikle bu çalıştayda bulunmaktan onur duyuyorum. Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüz politikaları yapıcı ve diplomatik süreçleri yürütücü bir görev üstlenmektedir. Uluslararası kuruluşlarla ve anlaşmalarla ikili ilişkiler çerçevesinde MEB ile yurt dışındaki eğitim bakanlıkları arasındaki ilişkiyi kuruyoruz. Bu ilişkiyi kurarken de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla hakları ve onların gelişimlerine yönelik de birçok faaliyeti, politikayı yürütmüş oluyor ve birçok anlaşmanın altına imza atmış oluyoruz. Bakanlığımızın diğer birimi Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü ise eğitim öğretim faaliyetlerini yürütüyor. Yurt dışına Türkçe öğretmeni, Türk kültürü öğretmeni ve üniversitelere yabancılara Türkçe öğretimi alanında akademisyen görevlendirme görevlerini yürütüyor.” dedi. Sözlerine MEB’in yurt dışında yaşayan Türklere yönelik gerçekleştirdiği faaliyetlerden söz ederek devam eden Korkmaz, “MEB 1960’lardan bu yana yurt dışına göçler başladığından itibaren yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili politikalarını devam ettiriyor. Politikalar değişen şartlar ve ihtiyaca binaen de yenileniyor, yenilenmesi de gerekiyor. Türk çocuklarına özbenliklerini, dillerini ve kültürlerini unutturmamak için başlayan Türkçe dersleri, artık gelişen şartlardan dolayı da iki dilli olan öğrencilerimize Türkçe öğretimi alanında gelişmeye başlıyor. Sayın Rektörümüzün de söylediği gibi bu alan çok yeni ve çok hızlı ilerlenmesi gereken bir alan. Hem politikaları yapmak hem ülkelerle istişare ederken bu alanı doğru bir şekilde ifade edebilmek ve sonuca erişebilmek için hem de eğiticilerin iki dilli eğitimi öğrencilerine aktarabilmesi, velilerin bu konuda bilgilendirilebilmesi açısından hayati önem taşıdığını biliyoruz, hızlı bir aksiyon almamız gerekiyor. Türk-Alman Üniversitesi ve Türkiye Maarif Vakfı bu alanda hızlı bir aksiyon almış durumda. Biz de MEB olarak bu alanda ders programlarını yeniliyor, öğretmen eğitimine önem veriyoruz. Bu alandaki gelişmeleri takip edip uygulayıcı bir birim olarak da uygulamaya yönelik faaliyetlerimiz devam ediyor. Bu çalıştayın değerli hocalarımızın da katkılarıyla daha uygun, kullanılabilir ve nitelikli bir sistem oluşturulmasına katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Çalıştayın sonuçlarının uygulayıcılara da bir rehber olmasını arzu ediyorum.” dedi.
Akgün: “Türkiye Maarif Vakfı İki Dilli Çocuklara Türkçe Öğretimi Modelimizin İstişare Edilmesini Arzu Etmekteyiz”
Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Sayın Prof. Dr. Birol Akgün ise konuşmasında, “Vakfımız hâlihazırda 6 kıtada 107 ülkeyle resmî temas gerçekleştirmiştir. Resmî temasta bulunduğumuz bu 107 ülkenin 52’sinde K-12 kapsamında 446 okul, 1 üniversite ve 20 eğitim merkezinde 467 eğitim kurumuyla faaliyetlerimize güçlü bir şekilde devam etmekteyiz. Yaklaşık 53 binden fazla öğrenciye okul öncesinden yükseköğretime eğitimin her kademesinde hizmet veren Vakfımız, ülkemizin eğitimde yurtdışına açılan kapısı olarak yedi sekiz yıl gibi kısa bir sürede aldığı mesafe ile dünyanın en yaygın eğitim ağına sahip beşinci uluslararası eğitim kurumu hâline gelmiştir.” diyerek sözlerine başladı. Yurt dışında Türkçenin konuşulması ve Türk kültürünün benimsetilmesi için faaliyetler yürüttüklerinin altını çizen Akgün, “Vakfımız, yurt dışında açmış olduğu eğitim kurumlarında pek çok ülkenin genç nesillerine bir taraftan nitelikli eğitim imkânları sunarak o ülkelerin beşerî sermayesinin gelişimine katkı sağlamakta diğer taraftan ise Türkiye’nin sahip olduğu birikimleri farklı coğrafyalara taşıyarak dünyanın her yerinde Türkiye’yi bilen, Türkçeyi konuşabilen ve Türk kültürünü tanıyan Türkiye’ye dost genç nesiller yetişmesi için gayret göstermektedir. Vakfımız, kuruluşundan bugüne kadar Avrupa’da; Almanya (Köln, Duisburg), Avusturya (Viyana), Belçika (Brüksel, Gent) ve Fransa (Strazburg, Lyon)’da Avrupa Eğitim Merkezleri açmıştır. Avrupa Eğitim Merkezlerinde düzenlediğimiz bütün eğitim faaliyetlerinin merkezinde Türkçe olduğunun bilinmesini isterim. Atölye çalışmaları vasıtasıyla pilot uygulamalarını gerçekleştirdiğimiz ve “Türkiye Maarif Vakfı İki Dilli Çocuklara Türkçe Öğretimi Modeli” adını verdiğimiz yeni yaklaşımın da çalıştayda özellikle istişare edilmesini arzu etmekteyiz. Bu çalıştayın; Avrupa’daki iki dilli vatandaşlarımıza yönelik faaliyetler yürüten bütün kurum ve kuruluşlar için faydalı olacağına, çalıştayda iki dilli Türk çocuklarının sorunlarının tüm yönleriyle ele alınmasının ve ortaya konulacak değerlendirmelerin ve çözüm önerilerinin, Avrupa'daki Türk çocuklarının ana dili eğitimine, akademik başarılarına ve sosyal ilişkilerde daha aktif ve uyumlu bireyler olmalarına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.” dedi.
Gagarina: “Çok Kültürlü Toplumlardaki Dilbilgisi Sistemlerinin Gelişimini Anlamayı Hedefledik”
Program, Humboldt Üniversitesinden Prof. Dr. Natalia Gagarina'nın “Türk-Alman İki Dilli Çocuklarda İlk Kelimelerden İlkokula Kadar Özgün/Özgün Olmayan Dil Bilgisi Sistemleri Oluşumuna Eleştirel Bir Bakış” başlıklı konuşması ile devam etti. Dil edinimlerinin ilk aşamalarından ilkokula kadar uzanan süreçte Türk-Alman çocuklarındaki dilbilgisi sistemlerinin gelişiminin inceliklerini ele aldığı konuşmasında Gagarina, Türk-Alman çocuklarının dilsel yolculuğunu anlamanın, Türkçe ve Almanca dilbilgisi, sosyokültürel etkiler, aile dinamikleri ve eğitim ortamları gibi çeşitli faktörlerin araştırılmasını içerdiğini ifade etti. “Gerçekleştirdiğimiz çalışma, çok yönlü durumları inceleyerek, bu grup içindeki dilbilgisi sistemlerinin gelişiminin özgünlüğü hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır.” diyerek sözlerine devam eden Gagarina, “Araştırmanın başka bir amacı da Türk-Alman çocuklarının farklı dil ortamlarında karşılaştıkları zorluklara ve fırsatlara değinmektir. Ortak gelişimsel dönüm noktalarını ve potansiyel farklılık alanlarını belirleyerek, çok kültürlü toplumlardaki dilbilgisi sistemlerinin gelişiminin daha derinlemesine anlaşılmasına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Son olarak, bu araştırma yalnızca Türkçe-Almanca dil gelişimi konusundaki anlayışımızı geliştirmekle kalmayıp, aynı zamanda çok kültürlü toplumlarda iki dilli çocukların dilsel ve akademik başarısını destekleyen politika ve müdahaleleri de savunmaktadır.” şeklinde konuştu.
Program soru-cevap bölümü, öğleden sonra oturumları, müzakereler ve panellerle devam etti.